Öncelikle bayramınız kutlu olsun :)
6 aydır yazmadım buraya . 6 ay içinde de çoğu şeyler değişti tabiki de. Yazasım gelmedi. Yazsam nereden başlayacağımı da bilemedim. Büyük bir hevesle açtığım blogu devam ettiremedim. Aslında yazacak, düşüncelerimi toparlayıp aktaracak düzgün bir vakit bulamadım. Hep sonra sonra sonra diyerekten eylülü bitirdik nerdeyse:)
Ama hayatım geçen senelere göre daha iyi. Duygularım, düşüncelerim, bakış açım degişti.
İlk defa yakınımdan birini kaybettim. Dedemi. Annemin babasını.. Tabi aslında onlar memlekette olunca sürekli göremiyosun ve kaybetme duygusunu tam yaşayamıyosun aslında. Yani bana göre.
En çok acısını yaşayan kişi annem. 2-3 yıl olmuştu dedemi görmeyeli. Fakat ne zaman kanser (mide kanseri) olduğunu öğrendik, uzakta oluşumuz işte o zaman canımızı yaktı. Geçen yıl mayıs aylarında İstanbul da tedaviye başlamışlardı. Annem gidip 2 hafta orada kaldı. Döndüğündeyse çok ama çok perişan haldeydi. Neler yaşadığını tabi en çok o biliyor.
Sonra memlekete geri götürdüler dedemi orada tedavi altına aldılar. Tabi ben hala 2 -3 yıldır görmedim. Ve benim en son gördüğüm kadarıyla aklımdaydı.
Şubat tatilinde annemle gittik. O odadan içeri girince şok oldum. Bildiğim dağ gibi adam bi deri bi kemik kalmış.. Geldiğimize o kadar sevindi ki..
iyi ki geldiniz kızım ben çok mutlu oldum dedi.. O günlerde adeta çocuk gibi olmuştu.
Gelişimiz gidişimiz kadar iyi olmadı tabi ki. Söz verdik yazın tekrar gelecektik. Fakat o an giderken niyeyse onu son defa görmüş olduğum hissine kapıldım. Ağlamamak için zor tuttum kendimi. Biz gözden kaybolana kadar arkamızdan el sallamaya devam etti.
Nisan ayında acil telefon geldi. Hastaneye yatırıldığına dair. Apar topar annemle babam memlekete gittiler. Ne kötüdür ki benim sınav haftama denk geldi. Gitmek yanında olmak çok istedim ama bir yandan da onun daha da kötü halini görmek beni daha çok mahvedecekti.
Annemi veya babamı sürekli arayıp dedemi sorduğum zaman
iyi kızım fena degil işte evde dinleniyor lafları sürekli söyleniyor. Evde 2-3 hafta boyunca tek kaldım o sıra bi kaç arkadaşım gelip kaldı.
2 hafta sonra babam geldi. Fakat gelmesiyle gitmesi bir oldu. Çünkü tekrar acil bi telefon geldi daha da fenalaştı diye. 16 saat yolda çekilmiyor. Dibimizde degil ki hergün gidip görüp gelelim..
1 hafta sonra annem babam çıkıp geldiler. İkiside nerdeyse 20 yıl yaşlanmış gibiydi. Ve ben dedemi sorduğum da babam açıklama yapıyor.
Kızım dedeni kaybettik, zaten çok hastaydı. Sen evde teksin diye söylemek istemedik.
Evet biliyordum onu son gördüğümü. Ama böyle bir açıklamayla karşı karşıya olduğum için, böyle bir açıklamayı beklemediğim için donup kaldım. Ta ki gözlerimden yaşlar akana kadar. Meğer o babamın son gittiği günün ertesi kaybetmişler. Yani 1 hafta olmuş öleli. Hani biliyosun öleceğini ama bi yandan da ölmesini kabullenemiyosun. Anneme son zamanlarda beni sormuş neden gelmedi diye. Aslında babam son defa gittiğinde gidebilirdim. Fakat onun o son halini görmek istemedim. İyi hatırlamak istedim. Bilmiyorum evet yüreğim rahat değil..
İşte öyle bir bahar dönemi geçirdim. Annemin psikolojisi bozuldu. Ve üzüntüden bir kaç sorunları ortaya çıktı. Şimdi onlarla uğraşıyoruz. Yanındayım ve en büyük tesellisi benim.
Biricik kızı..
Ağustos ayında birlikte tatile çıktık. 1 hafta kısa ama güzel bi zaman geçirdik. Biraz olsun sorunlar asılı kaldı.
İçimi biraz dökmenin rahatlığıyla şimdi gidebilirim :) Sonra yine içimin diğer yarısını dökmek için geri gelirim , görüşürüz :)