26 Temmuz 2012 Perşembe

Bir kızılderilinin bana olan aşkı 3

   *****Bazı nedenlerden dolayı isimlerini değiştirmek zorunda kaldım.

Kaç gündür yazıp gelişmeleri aktaramıyordum.Malum bir yandan laptop bozuldu,bir yandan tercihlerimle uğraşıyorum ve bir yandan da *Rüzgarla.
   Biz cuma günü bu telefonları falan aldıktan sonra gezi ayarladık annem,ben ve arkadaşıyla. O günkü cam açma olayından dolayı bana kırgınmış. Söylemedi ama her halinden belliydiiii.Gerçi birşeyle anlatmaya çalışıyordu ama anlatamadı.Neyse annemin arkadaşı arabasıyla gezdirecekti. Bostanlıyı,bornovayı bilmiyorlarmış. Ama tabi hepsini gezdirmemize imkan yoktu onun için Rüzgar ve eniştesini aldık :) Bir yere oturduk bir yandan konuşuyoruz bir yandan da yemek siparişini veriyoruz. Bu olanlara şaşırıyoruz aslında. Nasıl olurda kızılderililerle böyle bir ortamı paylaşıyoruz ne ara böyle şeyler oldu, anlayamıyorduk. Hiç aklımızda bile yoktu böyle şeyler. Ben buna ''herşey Rüzgar'in bakışıyla başladı'' diyorum aslında. Çünkü öyle. Yemek yiyişlerine falan baktım yani dogrusunu söylemek gerekirse sizden bizden çok güzel,kibar yiyişleri var. Hele Rüzgar'in spagettınin kaşıgın üstüne koyup çatalla dolayıp yedigini gördüm. İlginç. Ama eniştesi öyle yapmıyordu:) Sanırım Rüzgar çok yerler gezip öğrendigi için olabilir. Sonuçta İtalya da müzik okuyormuş. Hep bakışları bendeydi ama. Beni,annemi falan çekti. O günü öyle dolaşarak geçirdik.

   Diger günler pek değişmedi. Ama bana daha bi bağlandı diyebilirim. Bizde onlara çok alıştık. Bana msnden sürekli seni seviyorum,seni çok düşünüyorum diye yazıyor.Bu arada erkek arkadaşım olup olmadıgını sordu. Yok dedim. Ben istiyor dedi. Ne istiyor sen? dedim Sizin sevgili olabilir. dedi. Bişey diyemedim. Uykum var deyip kaçtım. Bilmiyorum ama bazıları şanslısın işte bak sana ekvatora yol göründü, türk erkekleri odun, seni gibi biriini kaçırdılar yabancıya. Sende istersen neden olmasın diyorlar. Ama ben arkadaşlıktan başka bişey görmüyordum onu. Onlar çalarken bi ara sahile karşı dönüp arkamı oturmuştum. Annemin arkadaşlarına gözleriyle beni sorup durmuş, çalarken bile çocuk rahat duramıyor. En sonda dayanamayıp beni çağırdılar. Yani ortalıktan kaybolmamı hemen farkediyor ve beni istiyor yanında. Bu arada bir şarkının parçasında sürekli bana bakıyormuş.Annem dikkat etmiş. Anlamını sordugunda aşk acısı,ayrılık demekmiş.Üzüldüm ona. Babamı sürekli soruyor. Annem ''seni istiyor olmasın babandan''deyip duruyor. Babam çalıştıgı için pek gelemedi onları izlemeye. Annem diyor sanki aile gibi olduk. Allahım yaa..
 
   Bir günde yine aynı annem, ben ve arkadaşı Rüzgarı alıp çıktık.Büyük alışveriş magazalarına gittik. Onlarda bi de siz tek konuşun çocuk bi açılsın sana dediler. Dedim zaten hep sizin başınızın altından çıkıyor. Neyse onlar ayrı yerde biz ayrı yerde dolaşmaya başladık. Tabi konuşamıyoruz bişey sorucam bi yandan ingilizce sözlük diger yandan ispanyolca sözlük aldım bakıyorum  2 saattir. Sonra bulamayınca öf lüyoruz. Kitapçıya girdik. Burdan o ispanyolca-türkçe sözlük begendi. Böyle cümleler halinde. Bana bişey sorcak ''nabıyon'' dedi. Güldüm :D ''iyim sen nabıyon''dedim kitabı gösterdi. Akıllı. Sonra bişeyler aramaya başladı. Ona baktım hemen sayfayı kapatıp bana güldü. Dedim kesin sevgiliyle ilgili birşeyler arıyor. Çıktık artık 2 saat dolanmıştık. Arabada ona iltifat sayfalarını açtım hani çocuk görsünde göstersin bana diye. Baktım içinden inceledi baya, en son ''Siz çok güzelsiniz. Hayatımda böyle bir kız görmedm'' gibi birşeyler yazıyordu onu gösterdi güldüm. ''Senden çok hoşlandım.'' ''Sanırım aşık oluyorum'' diye iltifatları başladı göstermeye. Arabanın içinde nasıl gülüyoruz ama. Bana sus sus diyor Rüzgar.  Annem ve arkadaşı da bizim kız iyi kaynaştı dedi. Sonuçta gezmek istemeyen kişi bendim. Aman ne işim olur yeaa deyip uzak duruyordum.

    O akşam bunlar aynı yerde çalamadılar. Zabıtadan dolayı. Hayır yani bir de üstüne şikayet etmiş esnaf. Ulan kime ne zararı var ki anlayamadık. Benimkinin yüzü düşmüş bir şekilde ayrıldı oradan. Bikaç gündür de hiç çalamadılar. Annemin arkadaşlarının tanıdıgı kişiler vardı. Belediyelerle uğraştılar. Ama Ankara'dan ya da İstanbul'dan izin almaları gerekiyormuş. Tam bilmiyorum ne olacagını. Eh özlesin beni birazcıkkkk.
   Güzel günler geçirdik inkar edemem :))) Ama hala o benim arkadaşım. Ama aşk acısı çekiyor çocukcagız ona üzülüyorum.. Hep uzun uzun bakıyor.  Neyse bakalım neler olacak başka.


NOT: Bu arada bu çocuk yengeç burcu  çıktıı:)

20 Temmuz 2012 Cuma

Bir kızılderilinin bana olan aşkı 2

  Eveet bugün de onların yanına gittik. Çocuk bizi görür görmez yüzü gülmeye başladı. Yine annem ve arkadaşlarıyla birlikteyim. Ona el salladım o da bana öpücük atıp, yanına çağırdı oturmam için. Gitmedim. Artık onların grup bizi tanıyor olacak ki bize selam verip hoşgeldiniz diyorlar. Bunlar tabi yine oynadıktan sonra mola verdiler. Yine aynı bakış, bu sefer baya baya süzülüyorum ama. Hadi dedim bi e-mail adresini isteyeyim de arada konuşuruz. Hiç değilse yabancı arkadaşım olur diye bi havalara girdim görmelisiniz. Annemin arkadaşı benden hızlı çıktı. Gidip e-maili sordu.Varmış. Biz kağıt kalem falan ararken telefona yazmak aklımıza gelmedi. O da telefonu işaret etti. İşte verdim telefonu yazdı e-mailini. O da kendi telefonunu uzattı. -Numaranı yaz, telefonla konuşmak dedi.Hiç düşünmemiştim numarasını alırım falan diye ama o da uzatınca iyi yazayım bari deyip yazdım, ardından da e-maili. Şaşırdım. Ellerinde son model telefon bir de kendilerine ait telefon numaraları var. Bunlar Peru'dan gelmişler. 4 ay sonra gidecekmiş. 2 yıldır Türkiyedelermiş. İtalya da müzik dersi alıyormuş.
 
    Oynadıkları sırada yine bakıyor, göz kırpıyor. Ama bizim geldigimize cidden çok sevinmiş. Bu aradaaa çocugun adını ben yanlış anlamışım adı Rüzgar miş. Kızıldereli adı farklıymış. Telefonuma adını yazarken gördüm. En son fotograf çekilceklerdi bizimkiler, bende girip çekilmek istemiyordum Rüzgar sen de gel dedi. Allam ya iyi dedim gidip tekrardan çekildik. Neysee bunlar erkenden toparlanmaya başladır son vapura yetişmek için. Bizimkiler bunla vedalaştılar. Bende geri kalmayayım  Rüzgar hadi görüşürüz dedim. Telefon? deyip işaret etti. Evet yarın ararım seni nerde oldugunuzu sorarım, geliriz dedim. Böyle suratını astı. İyi akşamlar dedim gittim. Annemde ne kadar üzüldü çocukcagız ya dedi.

    Eve geldik hadi dedim şu çocugu ekleyeyim msne feyse. Feyse ekler eklemez kabul etti bildirimi geldi. Ardından da merahaba. Aha dedim şimdi bu bana sürekli yazarsa şaşmayım. Msne de ekledim ordan da hemen yazdı. Sonra da tutturdu cam cam diye. Annemi çağırdım bak dedim neler yazıyor. O da bir yandan çocugu övüp duruyor. Bak ne güzel çözmüş Türkçeyi, ne güzel yazıyor.dedi.  Sonra bu çok seni seviyorum. Sen çok güzel. Ne olur cam aç,seni görmek istiyor. Diye tutturmaz mı. Ha birde erkek arkadaşım var senin? diye yazdı. Onu anlayamadım, galiba sevgilimin olup olmadıgını soruyor. Dedim anneme bu böyle giderse ne onların gösterilerine giderim ne de konuşurum. Gerçi niyeti baştan belliydi. Ama böyle olacagını düşünmemiştim. Annemde saçmalama ne güzel arkadaş buldun işte,konuş deyip durdu. En son da ısrar etme ve iyi geceler deyip kapattım. Aboov yani ne yapıcam ben. Ama ben bi de hep yabancı arkadaşım olsun istemiştim. Bu da böyle kalmalı. Düüşünsenize evlendigimizi falan omg omg omg ...

19 Temmuz 2012 Perşembe

Bir kızılderilinin bana olan aşkı 1

 Bakın sıcagı sıcagına yazıyorum:) Bugün akşam sahile çıkalım dedik. Bizim burada çarşı tarafında 1 haftadır kızıldereliler dans ediyor, şarkı söylüyorlar falan. Bende sıkılırım hani şöyle 5 dk bakıp giderim. Annem bayılıyor ama saatlerce izler. Neyse bu akşamda onlar vardı. Güya sahile gidecektik, annem ve arkadaşı takılı kaldı onlara. Hadi dedim bende izleyeyim bari. Bazıları türkçe konuşuyor ama daha çok ingilizce.  Aha dedim  ingilizce bilseydim ne güzel konuşurdum şunlarla.
 
    Sonra onların gruptan biri sürekli bana bakmaya başladı. O nasıl bir bakıştır anlatamam. Bende bari dedim gideyim yaşını sorayım çocuga. Ordan nasıl bağırıyorum - how old are youuuuuuu . Bişeyler mırıldandı duymadım, sonra bana -gel gel. dedi. Aha sıçtık dedim umarım ingilizce bişeyler söylemez. Gittim yanına -21 yaş senin, dedi. Bende -18 deyip gülümsedim. O da -güzel deyip güldü. Sonra gittim oturdum bizimkilerin yanında. Çocuk daha bi bakmaya başladı bu sefer.Annemi işaret ederek -annesi mi dedi. Bende -evet evet annem diye atladım. Güldü. Bende naziken gülümsüyorum falan. Sonra bu gitti grup arkadaşlarına beni anlattı heralde ki onlar da bana bakıp bakıp gülümsediler.
 
   Millet fotograf çekiliyor, bu seferde annem tutturmuş -hadi LaLa sende fotograf çekill diye bi ısrar bi ısrar. Artık dayanamadım -iyi al hadi çek. dedim. Gittim çocugun yanına o da zaten bi heves bi heves sormayın gitsin. Fotograf çekilcegimiz sırada belime bi sarıldı aman Allahımm. Sonra -benim manita diye söylenmeye başladı. Bozuntuya vermedim çekildik fotografı, teşekkür ettim. O da rica ederim dedi. Gittim yine yerime oturdum. Bunlar başladı bir oynamaya, nasıl ama süper yok böyle birşey. Annem ve arkadaşı hemen çocugu damat yerine koydu. Ya susun bi yanlış anlıcak şimdi deyip durdum. Bunlar dans ederken bizim damat yan gözle sürekli bizim tarafa bakıyordu biz burdamıyız diye. Ben de içimden -aman canımm seni bırakıp gidermiyim hiçç. Onlar oynadıgı sırada bi amca geldi. -bunlar bizim türk mü? apaçiler mi yoksa? dedi. Bize bir gülme krizi geldi anlatamam.
   Mola verdiklerinde benimkine adını sordum hurrist diye bişeyler söyledi anlamadım tam. Sonra hemen senin diye ekledi. Söyledim. Önce bi şaşırdı söylemeye çalıştı. 3.denemesinde oldu ama. Annem nasıl seviniyor anlatamam. Sanki dersin gelin gidiyorum Güney Amerikaya. Sonracıgımaa babam geldi. Babamda -hadi benimde fotografımı çek diye söylendi. Hurriste de ekledim hemen -bu benim babam diye. Çocukcagız şaşırdı. Hemen konuşmaya başladı. Siz turkey,izmir burada? Babam da -he evet deyip geçiştirdi. Damadına böyle yapmaması gerekirdi..
   Biz böyle eğlenmeye devam ederken bitişe yaklaştık. Bir yandan içim burkuluyor falan. Saati sordum kaçta biticek diye. Yarım saat sonra dedi. Sonrada hayal eetmeye başladım ben şunun telefon numarasını, feysini falan aldıgımda, konuşup kaynaşıyormuşuz sonra ben gelin olarak gidiyormuşum diye etmedigim kurmadıgım hayal kalmadı. Bunlar bu arada vapura da kayık diyorlar :)) Annem bütün akşam onları övüp övüp durdu. İşte bizim damat nasıl oynuyor, bak bak şu hareketlere, ay ne tatlılar. Pf yani gına geldi.Birde sürekli saçlarını tarayıp örüyorlar. En son üstlerini çıkardılar o taktıkları tüylü şeylerini yani.Anacım çıkar çıkarda bitmiyor ha, en son bi incecik atletleriyle kaldılar. Böyle vücut hatları belli oldu hepsininde. İyiydi begendim ama boyları kısa :( Bunlar en son metroyla basmaneye gideceklerdi bana giderken el salladı uzun uzun. Ben de ona tabiki de. Ay kıyamam ya. Neyse ki yarında varmış. Yarında gideriz galiba. Annem damadı boş bırakmaz. 
   Şimdi biraz onlarla ilgili araştırmalarımı yapayım:)


   Ve bi kere daha dedim ki ingilizcenin gözü körr olsuuuuun. En yakın zamanda öğreneceğim diye kendime söz verdim.  Bakalım yarın neler olacaakk :)

17 Temmuz 2012 Salı

Birazcık kendimi anlatmam gerekirse..

   8 Mart Dünya Kadınlar Günün de doğmuşum. Bunun için bana çok şanslısın derlerdi; Din hocacıgım da dahil.
 
   Balık burcuyum, buradan yola çıkmam gerekirse çok duygusalım. Ota boka ağlarım yani. Kolay kolay sinirlenen biri değilimdir. Bunun içinde benle çok uğraşırlar bazı arkadaşlarım (bunlar genellikle erkekler olurdu). İnsanlara okadar çok değer veririm ki verdigim değerin yarısını kendim görmem. Galiba bundan kaybediyorum.
 
Bebeklere bayılırımm. Sanki onları mıncırmak için gelmişim dünyaya.

Eski sevgililerime karşı çok fazla hırçınımdır. Karşıma çıktıklarında sokak ortasında söver, küfür ata ata yürürüm. Arkama bile bakmam. Beni melek gibi biri sanırlar. Doğrudur çünkü onlara karşı hiç bir yanlış davranışta, harekette bulunmadım. Ama nefret doluyum.
 Bir gün Aşk'ın beni bulucagına inanip, sürekli sevgili hayalleri kurar evleneceğimiz günleri düşünürüm. Hangi kız düşünmez ki?
 
   Gezmeye, eğlenmeye bayılırım. Yeter ki yanımda bana eşlik edecek deli dolu biri olsun. Ama gelin görün ki  bazen evden dışarı çıkmam. Annemin dedigine göre ''ev kuşu''lugum tutar. Evet evde tek başıma oturmayı, tv seyretmeyi de çok severim. Bazen böyle durumlarda sanki depresyona girmişim gibi hissediyorum ve beyaz atlı prensin gelip beni kurtarmasını bekliyorum..
   Erkek kankam yoktur. Ama hep onuda hayal etmişimdir. Nedense erkeklere bu yönden yaklaşamıyorum. Keşke bi erkek kankam olsada akşamları eğlensek gezsek dertlerimizi paylaşsak. Çünkü gerçekten erkekler iyi dinleyici. Sanırım bu benim tek olmamdan kaynaklanan bişey. Ne bir kardeş ne bir abla-abi var :(
Ailem bunun için üzerime çok düşkündür. Şımarık biri değilim sadece sevdigim insanların yanında şımarırım. Bununla birlikte sakin bir yapım vardır. Ha bu arada çok fazla inatcıyımdır. Söyledigim laftan ölsem de dönmem.
 
   Yazı yazmaya bayıldıgımı söyleyebilirim. Hayalim çok küçükken model olmaktı. Sonra öğretmen. Ve şundan bir kaç yıl öncede yazar olmaktı. Roman yazmak cidden emek verilecek bir işmiş. Kaç kere heveslenip 20-30 sayfa yazdıktan sonra bıraktıgım oldu. Kendimi geliştirdikten sonra onlara da bir el atmayı planlıyorum.
   Blog açtım çünkü yazdıklarımı sizinlede paylaşmak istedim. Ama defterdeki gibi kalem,kağıdı aramıyor değilim. Oranın havası daha bir başkaydı. Neyse buraya da alışacagım. Fazla uzatmayayım, yazdıkça siz de beni tanıyacaksınız :)


NOT: Aşkk varr. Aşk olmadan aslaaa.

15 Temmuz 2012 Pazar

Ah şu ESKİ sevgili !

 Gelmedin ve hiç gelmeyeceksin diye bu hırçınlıgım. Yarı yolda bıraktıgın için.. ''Nasıl yaparsın sen bunu bana lan. Hangi hakla,hangi yüzle hala karşıma çıkıyorsun hala''!diye yüzüne karşı bağıramadıgım içindi belki bu fırtınalarım.
   
   Günün birinde ayrılacagımızı hiç düşünmemiştim. Çünkü her şey bana güllük gülistanlık geliyordu. Mutluyduk, ilk defa sevildigimi hissediyordum ilk defa biri bana bu kadar yakından davranmış, ilgilenmişti. Anın tadını çıkarmaya bakıyordum. O ise ilk defa bir şeyler paylaşmanın(gezmenin-tozmanın) mutlulugunu yaşıyordu. Çünkü o sürekli günlük aşklar peşinde koşan, onda bunda çakılı kalmayan kısaca çapkın,serseri biriydi. Ben onu adam ettim. Ben onu frenledim. O ilk defa dogru kız bulmanın verdigi mutluluk rüzgarında dans ediyordu. Bense hayallerimi gerçekleştirecek erkegi buldugum için sürekli hayaller kuran, hayallerin gerçekleşmesi için sabırla bekleyen biriydim. Tamam her ilişki bitebilir,ayrılık yaşanılabilirdi.Ama ben bu kadarını tahmin etmemiştim. Çünkü bi kere ilişkin harika gidiyor ve sen bu hep böyle sürer biz ayrılamayız modunda olup rahat davranıyorsun. İlişkileri biten arkadaşlarına yardım ediyorsun, fikirler veriyorsun. Ama günün birinde seninde başına gelcegini aklına kestiremiyorsun..
   
   Her şey iyiydi lakin o son ayrılık zamanı yaklaşıncaya değin. Sık mesaj atan insan mesajlarını geç atmaya başlar, ilgisiz davranır. Kısaca sen sevgilisi değilsin de normal sokakta merhabalaşıp giden birisi gibi olursun bir an hayatında. Ve ozaman anlarsın ki ayrılılık sinyalleri ötmeye başlamış..Sessizligimi ve sakinligimi hiç bozmadım. Normaldir geçer bi sıkıntısı vardır dedim. Beni dışarı çağırdı konuşmak için.. Ozamanlarda da ailemle sorunlar yaşıyordum dışarı çıkmama izin vermezlerdi. Gelemem burda anlat demiştim. Halbuki nerden bilebilirdim ayrılacagını söyleyecegini. Ama yapamazdı yüzüme karşı söylemezdi o! Onca herşeyi paylaşmışken, sevilmişken yapamazdı bunu bana! Ve o en kolay yolu seçti..Telefondan ''ayrılalım bitsin artık sıkıltım LaLa.''  O an ne yapacagımı ne diyeceğimi bilemedim. Kulagımda uguldamalar.. bir yandan gözüm doluyor. Ağlamamak için sıkıyorum kendimi. Ağlasam rahatlayacagım biliyorum ama sıkıyorum kendimi.Çünkü ağlarsam durduramam kendimi,susturamam göz yaşlarımı. Durdum düşündüm. Sevgimi belli ediyordum ama o bana hep daha yakın ol soguk olma derdi. Ama benimde tabi bi sınırlarım vardı.Ve sevdigim kişiyi de sevdigimi okadar belli edemezdim. Denerdim, çabalardım ama ben buydum. Ben onu nasıl öyle kabullendiysem o da beni değiştirmeden bu halde sevicekti.  Ta ki o bunları inkar edenee kadar.. İçime attım, bişeyler diyemedim elim telefona gitmedi. Arkadaşlarıma anlattım durumu,paylaştım. Olmadı 2-3 gün dayandık ama yapamadı. Onun içinde zor olmuş. Ben çok iyi biriymişim arkadaş kalıcakmışız eğer ben istersem. Hep benim yanımda olucakmış faso fiso. Ulan piç ne diye bıraktın ozaman beni angut beyinli. Yok dedim istemiyorum çık git ozaman hayatımdan madem öyle. Çünkü bende de bir gurur vardır. Biterse bitmiştir ve asla geri dönmem.Çünkü sevdigim birini nasıl arkadaş olarak görebilirim ki ya, hangi akla mantıga sıgar.?
  
    Her neyse 1 yılımız dolucak onla ayrılalı, ondan biraz eski anılar aklıma geldi hüzünlendim. Ama ayrıldıktan sonra peşimi bırakmadı kim bilir kaç kızla yatıp kalktı. İstemedim küfürler ettim. Karşılaştıgımda dönüp bakmadım,yolumu değiştirdim. O çok uğraştı ama benle.Arkadaşlarımla konuşmuş LaLa'yla tekrar çıkmak istiyorum diye. Sanırım ilk defa bu ilişkide böyle ayrılık sancılı oldu. Şimdi baska kızla çıkıyor. Arada mesaj atıyor. Hala aklındaymışım beni hiçbir zaman unutmayacakmış bla bla blaaa. Takmıyorum ama ona bu çok koymuş, bu belli.
        


Şuan benim hayatımdan bir parça okudunuz. Allah kimseye böyle bi ayrılık acısı yaşatmasın. Böyle de beyinsiz erkek vermesin.     Öpüldünüz:)

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Toplum ve Yaşam

   Ne yazcagımı bilmiyorum ama içimden yazmak,birşeyler karalamak geliyor. Günün yorgunlugu bir yandan,insanların anlam veremedigim garip davranışları ve bunaltıcı bir havanın etkisiyle stres altındayım. Ha birde üniversite sınavlarına girdim onun da sonuçlarını sabırsızlıkla bekleyince insan daha da stres altına giriyor. Ne olacagını bilmiyorum. Şansa bağlıyorum birazda. Hani olurda hiç beklemedigimiz şeyler bir anda gerçekleşiyor ya, bunda da öyle olur belki diye heyecanla bekliyorum. Üniversite ortamını çok merak ediyorum. Yeni arkadaşlar, yeni çevre edinmek istiyorum.Çünkü hiç birşey lise ortamı gibi olmayacak herşey daha farklı olacak.Gerçi lise ortamında da bi bok yoktu herkes ayrı bir gruptu ne bi birlik ne de bir dayanışma vardı. Onun için arkadaş ortamı benim için çok önemli. Hep özenmişimdir çalışıp üniversitede okuyanlara. Bende öyle yapmayı düşünüyorum.Allah nasip ederse..
 
 Şu bir gerçek ki hayatımız okumakla geçiyor. Hele eskiden kadınların küçük düşürülmesi erkeğin ailede hakimiyet kurulmasıyla biz kadınlar daha bi okuma çabasına girdik. Şimdi ailede kadınlarında hakları var .Ama halen erkeğin öyle bögürerek kadına şiddete kalkışması süregen bir davranış.Bizde buna okumamış,kültürsüz diyoruz. Böyle cahil bir toplum olmayalım. İlkokulu okuyup kendini geliştiren bile insanlar varken liseyi,üniversiteyi bitirmiş kişilerin böyle davranmaları hiç hoş değil. Birde kadınını okutmayan erkeklerde var. Ne kadar düşüncesizler Allahımm. Sen bizi böyle cins insanlardan koru.


    Neden erkekler kadına dayak atmaya başvurur? Anlamış değilim. Biri bunu uzun uzun açıklayabilir. Ne yani kendini kadından üstün görmekte nedir? Nerden geliyor bu güç onlara?. Sakin sakin oturup konuşmak yerine şiddetle çözüm arıyorsan erkekliginden utan.Sürüm sürüm sürün aşagılık köpek.
 
    Çok okuyan doktorlar,profesörler de cidden bir süre sonra manyaklaşıyor. Çünkü hayatları hep okumakla geçmiş o insanların. Artık okumaktan bıkmış,yıpranmış bir halleri var. Biliyorum çünkü bizimde öyle bir tanıdıgımız var. Evlenmemiş,yaşlı(hani okadarda yaşlı değil genç görünüyor nerden baksan 55-60) .Altında arabası var, evi barkı var.Ama gelip görün ki çevresinde okadar insan yok ve biyerlere gidecek hali de yok. Hep evde. Çok düşüncesiz ve salakça davranıyorlar bazen. Çok okumalarına rağmende yaşam hakkında bilgileri yok. Sosyal ortam aktiviteleri yok. Ot gelmiş ot gidiyorlar yani.
   Neyse yaa bu konular hakkında konuşacak çok şey var aslında. Öğrenilmesi gereken okadar çok şey var ki. Bi gün ayrı ayrı yazarım hepsini. Belki bende üniversiteye gidersem geliştiririm kendimi. Neden olmasın.? Ama öncelikle Allah bizi dayak atan, kendini bi bok sanan erkeklerden korusun.

13 Temmuz 2012 Cuma

Yazın para kaynagı sarışın turistler

Allahıım dayanamıyorum. Geçen pazar Didim deydim. Böyle güzel,hoş,sıcak ve bunaltıcı havanın etkisiyle hava değişimine uğraşmıştık. Neyse uzatmıyorum konuyu gece dışarı çıkalım dedik kız arkadaşımla. Amanın o da ne.Her yer turist kaynıyor.Nasıl ama görmelisiniz. Sanki bu tatil yerleri bitek onlar için. Hani bizde dikkatli olalım aman oramıza buramıza bişey olmasın dedik ama bize bakan yok ki. Hep sarışın turistlere come come diyip duruyorlar. Hani suratımıza bile bakan yok o derece. Hele bizim türklerin onları masaya çağırmak için yılışık yılışık davranmaları yok mu? Aman tanrım! Başımızı sağa çeviriyoruz sarışın beyaz tenli beybiler,sonra sola çeviriyoruz sarışın justın bieberlarrrr ! Hele bi sarışın erkegin bana gülümsemesi yokmuu.İşte benim bittigim an. Hani gidip konusacagım ama ne diyeceeğim ki ''aaa naber yaa senden hoşlandım tanışalım mı?'' diyeceğim. Valla suratıma bile bakmaz. Bikere onlar güzel kız görmeye alışmış bizim türk kızlarınamı bakacaklar ha? Bide ingilizceyi tam bilsem gam yemicem. Okadar okuduk,gördük ama bi bok yok, yok yani böyle uzun uzun cümle kurup konuşamıyorum. Allahtan anlıyorum az çok. Herneyse öyle işte nasıl içim eridi o akşam anlatamam.Eğlenceden sogudum. Sanki bitek onlar için yaratılmıştı oralar.
      Bide sarışınlar çok tatlı oluyor yaa, neden acaba ?

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Allahını seven üzerime erkek atsın.

Vallahi söze hemen giricem. Kaç aydır ellerim erkek eli görmedi. Pardon 1 yıl olucak görmeyelii.. Çok sıkıldım şu durumdan.Hayır yanı fotograflara baka baka bi hal oluyorum.Neden benim sevgilim yok diye kıçımı yırtıyorum.Eminim sizede oluyordur. Kaderime mi tükürsemm napsam. Yani birde şöyle bir durum var ki buluştugum erkeklerde ''ah işte tam bu aradıgım!''dedigimde olmuyor.Hani tamam oldu ama onlarında bana dönüşü olmadı. Ne yani buluşalım diye kıçını yırt,buluştuktan sonrada ne telefona msj atıp halimi hatrımı sor ne de başka bişey yap yani. Nedir bu abicim? Birde güzel vakit geçiriyoruz gülüşüyoruz şakalaşıyoruz falan. Ama yok, tık yok bey evlatlarında. Amaçları nedir ne istiyorlar anlayamadım gitti. Ben aradıgımı bulamadan ölmek istemiyorum tanrım, nolur bak ölmeyeyim.
Şeker lokum gibi çocukların birde kara kaşlı,bıyıklı tipsiz kızların kapması yok mu?Hani onlara ne demeli? Şimdi bende güzelim ve alımlıyım diye de tipsiz biriyle de çıkmak istemem. Hani bir söz söylerler '' önemli olan tipi değildir,yüreğidir''. Siz sanıyomusunuz ki öyledir. Çıktıgın kişinin tipi önemlidir hele duruşu en önemlisidir.Evet karpuz seçer gibi seçiyoruz.Saçma.Ama napalım yani bende de böyle bir görüş egemen. Ha böyle karpuz seçer gibi aradıgımıda bulurmuyum onuda bilemiyorumm..

Sen hep güll..

Bir küçük tebessüm mü?
 Hangimiz sevmeyiz ki gülümseyen insanları. İçten,sıcak ve samimi bir gülüş.. Ben gülmeyi bilmiyordum. Evet evet valla bilmiyordum. Son 2 yıldır öğrendim gülmeyi,gülümsemeyi. İnsanlarla samimi iletişim kurmayı daha yeni öğrendim yani o da 2 yıl öncesine dayanan bişey. Peki 2 yıl öncesinde ne vardı diye soracaksınız. Çok şey.. Aslında her şey benim gördügüm kadarla sınırlı değilmiş bunu anladım. İnsanların bana neyi anlatmak istedigini neyi dinledigimi ve neleri hayal ettigimi hep biliyordum. Benim sadece tek bir hayalim vardı o da; gülümsemek. Bazen kahkaha bazende küçük bir tebessüm.Cidden insana huzur ve güven veren tek şey bu olmalı. Haa birde çikolata, onuda atlamayalım. İşte böyle. Belki bir gün size 2 yıl öncesini de anlatırım, ha neden olmasın?
Belkide hissettigimiz en berbat duyguydu..

Genellikle çogumuzda olan şeyler değilmidir başkasının mutlulugunu,hayatını, sahip olduklarını kıskanmak? Sanki zannedersiniz dünya üstünüze yürüyor adalet yok çünkü hep sen haksız durumuna düştün çünkü hep sen istedin çünkü hep sen birşeyler yapmak için çabaladın,kendini yırttın,yıprattın.. Ama şu hayatın yaptığına bak. Buna değmeyecek insanlar bu oyunu kazanırken sen susmuş seyrediyormusun yoksa? Evet bana da olmuştu.. Susmuş seyretmiştim yeri geldi ağlamış kendimi onun için yırtmıştım.'' Neden ben değil neden onlar haa biri bana açıklasın!'' diye günlerce ağladıgım zamanlar..
 Şimdi eğer hayatın hala böyleyse git ve çığlık atıp geri dön. Ben burdayım.