17 Eylül 2013 Salı

Sonra mı?

Sonra insan değişiyor biliyor musun? Değişmez dediğin insan bile değişiyor. Artık tanıyamıyorsun. Nedendir bilemezsin. Neden değişir birden. Ne olur da değişir. Anlamak zorlaşır.
Kolaydır aslında onun için. Ama nedenini bilmediğin her dakika çıldırırsın. Kırılırsın..
Ama sonra geçiyor biliyor musun. Üzüldüğünle kalıyor. Anlamsızlaşıyor her şey. İyileşiyorsun ya.. Zamanla iyileşiyor insan.. Biraz daha ve biraz daha..

İnsan zaten bi aşka başlarken yazar, bir de bitmeye yakın.. Gelişmeleri boşversene..

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Burdayım ama ..

Farkındayım! Uzun zaman oldu yaz(a)madım.  Yazmak istedim yapamadım. Oysa yeni hikayelerle yazıp çizirdiklerimle burada olacaktım. Olmadı! Bu yazı böyle atlatmak istemezdim. Ama bi kendi hayatımı kendi işimi,kendi yolumu bulana kadar sanırım doğru düzgün yazamayacağım. Bilmiyorum hayatımın artık bi düzene girmesini istiyorum.
Bu tatil bana yaradı mı diye sorarsanız; evet ama.. Bir şeyler eksik. Ve bu eksiklik benim hayatım,yaşamım.
Keşke istediğimiz çoğu şey olsa, olabilse..
Kendimi 2 haftadır kitap okumaya adadım. Birini bitiriyorum birine başlıyorum. Kendimi, kendi hayatımı onlar da buluyorum ve onlarla birlikte yaşıyorum. Yine düşler de..
Ben düşlerden uyanıp artık gerçeği yaşamak istiyorum..

Bloglara bakıp çıkmaya, kendimi iyi hissedersem okuyup yorum atmak için burada olacağım yine. Fakat uzunca bir süre uzun uzun yazamayacağım (sanırım). Hayatım biraz düzene girene kadar. Kafa mı toplayıp iyi bir LaLa olarak dönene kadar..

Bana  zazuze035@gmail.com (her ne kadar aceleyle alınmış dandik bir gmail adresim olsa da) dan ulaşabilirsiniz.

                                                                            Düş kızı LaLa.

2 Ağustos 2013 Cuma

Sadece arkadaşız; x

Agustosss gelmiş hoşgelmişş,niye gelmişşş?
Ağustos gelince hemencecik bitcekmiş gibi geliyor bana yaz. Böyle içim burkuluyor,üzülüyorum.
Hep  temmuzun ortasında kalsakk yaaa  ne güzeel olur :))



Benim aşk hayatıma gelek hemen(çünkü başka yazcagım konu yok), çoğu aşkına isim koymuş bende x mi desem kısaca, ne desem uzun uzun düşünmek istemiyorum :))
Biz neyiz neciyiz çözemedim. Şakadan sadece arkadaşız diyoruz. O diyor gerçi, ben bişeycik demiyorum. O deyince suratım aha şu yandaki bebekcik gibi oluyo. :/




Böyle dolaşınca şakadan yine elimden tutmalar falan filan derken hoooop! dur diyorum arkadaş arkadaşın dudagından öpmeye kalkışır mı? hahah.
Sinir oldum bak yine. Bunu gidip ona sorgulatmak lazım yaaa şimdi biz neyiz,neciyiz?bunun bi ismi var mı acep?  Bunu sormazsam olmaz. Çünkü öyle ismi olmayan şeyleri sevmem. Ben de ona göre davranayım yani. Çocuk ağırdan alıyor gerçi ama rahatsız oluyorum. bi öyle bi böyle aaa.

Ben bu aşk meşkte yine  bir şey hissetmiyorum niyeyse, sadece alışıyorum. Sonra o gidince de üzülüyorum. İlk başlarda böyle pırpır atıyor kalbim. Sonra sürekli görüşünce geçiyor hafif. Bir şey hissetmemem normal mi? Kendimi hala yalnız hissediyorum niyeyse. O kadar alışmışım ki yalnızlık denen şeye. Bir an x'in varlığını unutuyorum ve depresyona giriyorum. Ama onun değer verdiğini anlayabiliyorum.. Hissettiriyor yani. Bense odun bi LaLa olarak hala hayatımı sürdürmekteyim. Hep ilgiyi o versin,ben alayım:) Sonra da bu LaLa neden yalnız diiymi? Biliyorum hatalıyım. Napayım bu konularla ilgili kitap okuduğum halde böyleyim.İçimdeki sevgiyi bile aileme gösteremiyorsam, çok vahim durumdayım.


x'le bizim şarkımızı buldum . ilk defa bu şarkı bana şuan da anlamlı geliyor hhhaah.

30 Temmuz 2013 Salı

Temmuzun ortası: adı aşk.

Yanarım yanaarım ne yapsaaam yanarıııım, aah bunların  hesabını kimlereeee sorayımmm???

Bugün güzel şeylerden bahsedeceğim kısa ve öz. Çünkü yazacak başka detayım yok. Yazsam da derdime çare yok. Derdimee dermanım yookk.

Şimdi böyle kelebek gibi havalardayım. Kalbim pırpır. Bil bakalım ne oldu? Doğru tahmin ettin. Bunun adı aşk..

Uzun zamandır konuşmadığım, (birbirimizle) konuşamadığım(ız) ortaokul arkadaşım. Aynı sınıfta değildik ama karşılaşıyorduk tabi. Gel zaman git zaman derken Tanrı bizi feyste karşılaştırdı. Bundan bi 2 yıl önce falan.
Bazen ben yazıyorum bazen o. En çok o. Ama tabi yine uzun süre konuşamıyorduk. Ne bilim yazmıyodu çocuk.
Sonra ne mi oldu? 2-3 ortaokul arkadaşlarımın yazmaya başladıgı sıralarda, bu da geldi. Konu konuyu açınca tel muhabbeti oldu. Günler geçtikçe birazcık daha iyi olduk gibi yine emin değilim. Daha 2 hafta anca oldu.. Size demiştim ben temmuzun ortası benim için bir dönüş noktası diye. Akışına bıraktığım şey gerçekten kendiliğinden gelişiveriyor.
Ama bazıları gelişmiyor işte. Neyse içim sıkıldı yine.

Daha sonra geleyim bari gelişmeler için. Şimdilik gideyim.

18 Temmuz 2013 Perşembe

O


Pavese gibi, kadınlarla hep kötü deneyimleri olmuş şansız bir adamdı. Ama kadınları seviyordu. En çok da “git ” diyenleri. Çokça ayrılığı oldu, pek gözyaşı yoktu. Duygularını göstermeyen, kendine saklayan, kendine saklanan bir adamdı. Yalnız bir adamdı. O’nu arıyordu B’yi arar gibi. “Kendimi yalnız bırakmamak için bütün gece aynanın karşısında oturdum.” diyordu O’na, daha doğrusu duvarlara. Konuştuğu duvarları, dinlediği sokakları, içinde yaşadığı kitapları vardı. Kendi gerçekliğini sorgularcasına okuyordu.  Bir de içiyordu, sigarasına rakısını katıp içiyordu. O’na içiyordu.
İçerken en çok siyahla beyazın orta yerinde bir bulamaç gibi duran hayatının griliğini düşünüyordu.  Başka hayatların renklerini düşünerek içiyordu. Herşeyin O’nunla ilgili olduğu bir dünyada henüz karşılaşmamış olmaları bile şaşırtıcı değildi. Ama acelesi yoktu, kadınına dokunmak için bekliyordu.
“Herkese bir bakışı var ölümün.
Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak.
Bir ayıba son verir gibi olacak,
belirmesini görür gibi
aynada ölü bir yüzün,
dinler gibi dudakları kapalı bir ağzı.
O derin burgaca ineceğiz sessizce.”
                                        C.Pavese

13 Temmuz 2013 Cumartesi

Çocukluğum, Çağım

On dokuz yaşıma geldiğimde nasıl bir kız olacağımı hayal ederdim hep. Saçlarımı merak ederdim. Annemin her zaman kısacık kestirdiği saçlarımı belime kadar uzatabilir miydim acaba? Güzel biri olacak mıyım en çok merak ettiğim sorular arasındaydı. Kendimden büyük gördüğüm herkesten imrenirdim. Hareketlerini incelerdim uzun uzun..

Tabi hayatın darbe vuracağını,bana oyun oynayacağını kestiremiyordum. Çocuktuk hani daha evcilik oynardık. Bazen beni oyuna almıyorlar diye ağlardım. Düştüğüm için ağlardım, cezalı olduğumda dışarı çıkamayacagımdan; arkadaşlarımla oynayamayacağımdan ağlardım.

Hele lise de sevgilileri oldukları zaman imrenerek bakardım. El ele koşturarak eve gelirler eşyalarını bırakıp sinemaya ya da gezmeye giderlerdi. Bazıları da ailesinden gizlice sarmaş dolaş görünmeden kaçarlardı. Bende düşünürdüm, benim de ailem izin verir miydi büyüyünce sevgilimle gezmeme. Yoksa kaçak mı görüşecektim..

Büyüyünce hayatın ne kadar değişik olduğunu, ölmenin,doğum yapmanın,yaşlanmanın döngüsünü kavradım.
Ölümün var olduğuna inandım. Acısını hissettim. Nasıl dayandıklarını, nasıl ayakta durduklarını izledim. Biri öldüğünde biri de doğum yaptığında şaşırdıklarını,dua ettiklerini gördüm. Biri gitti,biri geldi hesabı.

Büyüdüm. Ama henüz tam büyümedim. Hala bir yanım çocuk. Düştüğümde dizim acımıyor artık. Kalbim acıyor. Her defasında kalbim acıyor. Ufak çizikler atılıyor üstüne. Dostundan,sevgilinden ya da ailenden.

Büyüyünce artık birtakım sorumluluklar yükleniyor üstüne. Ders çalışmalısın,okumalısın,kendini kurtarmalısın..
Aileye sanki yükün fazlaymış gibi geliyor. Katkı sunmak istiyorsun. Onlar için bir şeyler yapmak istiyorsun. Henüz çalışmadığım için insanın gözünde bu daha da büyüyor. Babadan para istemekten utanıyor bazen insan.

Şimdi neyi mi merak ediyorum? Aslında çok şeyi. Üniversitemi,yeni arkadaşlarımı,iş hayatımı,evleneceğim adamı,çocuğumu,yaşlılığımı. Yaşlı olduğumda nasıl olacağımı. Küçükken merak ettiğim şeylerin şimdi bin katını merak ediyorum. Biliyorum o günlerde gelecek. Belki gelemeyecek,göremeyeceğim. Hayat bu.

Şimdi akışına bıraktım tabi. Geriye dönüp değiştirmek istediğim birtakım anlarım var benimde. Keşke dememek için çok çabalıyorum. Ama olmuyor işte. İnsanoğlunun ruh hali değişiyor.

İnsanın büyüdükçe artıyor dertleri sözü doğru tabi ya. Kim bilir daha hangi zorluklarla karşılaşacağım.Şimdi hayattan tek istediğim güzel bir gençlik çağı yaşamak.
Geri gelmeyecek bu anlar bir daha biliyorum. Biliyorum bir daha böyle fırsatlar elime geçmeyecek. Onun için her anın tadını çıkartsak?

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Blogum 1 yaşındaaaaa

Blogumun doğum gününü kutlamayı unutmuşuuuuuuuuuuuuum o.O
7sindeymişş, bu tercih dönemi bilmem ne diyince kaldı.

Henüz 1 yaşındayızz. Daha dün gibi yazmak için kalbim pırrpırrr atıyordu. Hala atıyor ama o ilk günkü gibi olmuyor işteee.
Neyse bana burda sizinle paylaşımlarımı sunduğu için teşekkürlerimi iletiyorum. Daha da çok yazmak için bana ilham vermesi dileğiyleee;

Bol yazışmacalı günleer :D

6 Temmuz 2013 Cumartesi

Üni tercihi yardım......

Direk konuya giriyorum çünkü uzun uzun anlatmak istemiyorum:/
Bana açık öğretimden önerebileceğiniz, önü açık 2 yıllık bir bölüm var mı? Neden 2 yıllık, çünkü puanımın seneye düşmesini istemiyorum. Seneye tekrar giricem sınava, bu sene puanım düştüğü için ne yazık ki istediğim sonucu alamadımdım..
Bari elimde kendimi motive edecek bir şey olsun istiyorum. Sosyal hizmetleri büyük ihtimalle yazmayı düşünüyorum.Staj da yapılıyormuş. Diger yandan halkla ilişkileri düşünüyorum ama çok açık varmış ,malum meslek liselerinde falan da okunuyor. Bunları okuması kolay bir bölüm diye seçtim. Arkadaşlardan birkaçı okuyor memnun. Beni 1 yıl zorlamaması gerek. Bir de insan kaynaklarını arkadaşım çok iyi, kolaylıkla iş bulunabilinir diyor ama muhasebe ve finansal işlemler seni batırır diyor. Siz ne dersiniz ne yazayım, napayıım?:/
Üniyi adam akıllı kazanana kadar uğraşıcam başkaa şansım yoook ki.

30 Haziran 2013 Pazar

Bana ne olmuş?

Niyedir bilemiyorum aslında biliyorum da cevabını vermekte üşeniyorum. Bir yandan evde oturmak film seyretmek, kitap okumak istiyorum  (yapıyorum da ) diger yandan doyasıya gezip eğlenmek.

5 güne yakın dışarı çıkamamıştım dişimin şişip çekilmesinden dolayı. Ama şu dışarı çıktığımın birkaç günü acayip sersem gibiyim. İnsan görmeyeli sanki seneler geçmiş gibi geldi bana. Doyasıya gezmeye can atan ben; kalabalıkta ve sessiz ortamda başıma agrılar giriyor, böyle ne bileyim ayağım tutmuyor,gözlerim tuhaflaşıyor hemen eve atmak istiyorum kendimi. Bir de gürültüyü kaldıramıyorum. Bu arada dişten yemek yiyemediğimden (az yediğimden) dolayı da (5 günde) 3 kilo verip 50 ye düşmüşüm. O sırada annemin şaşkınlıgını görmeliydiniz. Derhal yemek yiyorsun LaLa!!! Dışarı çıktığımızdan beridir söylediği laflar; şunu yemek ister misin? Bak nefis, Hadi tatlı alalım mı?, Dondurma ısmarlayayım mı ha ?, Patates yer misin sen seversin, Hadi ama şundan az bişey alll !...
Benim ise cevaplarım çok klişe ve bir o kadar da öfkeliydi. Yeter ama yemek istemiyorum, anlamıyomusun?, Offf sıkıldım artık yemicem yemicem dedim!!, Yemek istesem söylerim ya da kendim alabilirim öyle değilmi?, Canım çekmiyoor ısrar etme ama yeterrrrrr!
Dışarıdan eve kendimi zor atıyorum sonra. Kafam da bin ton kuşlar uçuşuyor ve laaap yatağımdayım.
Bu çıktığım günlerdeki alışveriş magazalarında hep bebeklerle, çocuklara denk geldim. Bebeklerle aramda sanki çok özel bir bağ var. Bugün hatta 5-6 aylık bi bebeğe yaklaşıp çokkkk tatlısın ama deyip gülümseyerek el salladım. O da bana anında karşılık verdi ve tatlı tatlı güldü. Özlemişim bebeklerle ilgilenmeyi, onları sevmeyi..

Hani demiştim ya ev kuşulugum tutar benim diye bu da bi haftanın nasıl geçtiğine işaret. Umarım diger haftalar böyle geçmez..
Yarın yeni bir ayın ve yeni bir haftanın başlangıcı olacak. Severim böyle tesadüfi şeyleri. Ve benim temmuz ağustos dedim mi aşk hayatım gelişiyor. Ben de merakla bekliyorum da, evde sürekli oturursam da gelmez ama talibim değil miiiii ?
 :)



27 Haziran 2013 Perşembe

Atilla İlhan'ın şiirinden..

Bugün arkadaşımın attıgı mesajla şiiri okudum. Bazı kelimelerini çözememiş.Atilla İlhan'ın bu şiirini ilk defa okudum. Yine diğer şiirleri gibi eşsiz bir tadı ve anlamı var. Anlattıklarını çözmek, yorumlamak hoşuna gidiyor insanın.. Kaç defa okuduğumu hatırlamıyorum. Birde  siz okuyun dedim :)

CİNAYET SAATİ
haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi              
demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
dört bıçak çekip vurdular dört kişi
yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu

deli cafer ismail tayfur ve şaşı
maktulün onbeş yıllık arkadaşı
üçü kamarot öteki aşçıbaşı
dört bıçak çekip vurdular dört kişi

cinayeti kör bir kayıkçı gördü
ben gördüm kulaklarım gördü
vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü
hiç biriniz orada yoktunuz

demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
on üç damla gözyaşını saydım
allahına kitabına sövüp saydım
şafak nabız gibi atıyordu
sarhoştum kasımpaşa'daydım
hiç biriniz orada yoktunuz

haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
polis kaatilleri arıyordu
deli cafer ismail tayfur ve şaşı
üzerime yüklediler bu işi
sarhoştum kasımpaşa'daydım
vapuru onlar vurdu ben vurmadım
cinayeti kör bir kayıkçı gördü

ben vursam kendimi vuracaktım

Seslendirme

25 Haziran 2013 Salı

*Artık burdayım..

Uzun zamandır girmiyodum. Fakat artık burdayımm. Yazıp karalamayı özledim. Ve artık tadını çıkarma zamanııı. 

Yazın gelmesiyle bi uyuşukluk hakim. Bütün yapacaklarımı yine bunun yüzünden erteleyecektim.
20lik diş sendromunu geçiriyorum. Biraz sıkıntı ve gerginik var..
Sınavları atlattım. Dersaneye gittiğim için pişmanım. O parayla neler yapılmazdı..
E nasıl geçti diye de sormayın geçti bitti. Sonuçları bekliyorum gözlerim kapalı..
Bu 1 yılı nasıl geçirdin desen. Sıkıntılı,pişmanlıkla dolu bir süreçti.
Düşlerle yaşamaya devam ettim. Hala da ediyorum. Onların gerçekleşmesini diliyorum.. Hala.

Bu arada blogda oluşumun 1 yılını doldurmasına az kaldı.(10gün gibi bişey)
Çok sık yazamadım tabi.

Neyse kafam aslında o kadar dolu ki ne yazacagımı bilemedim şincik. Her yerden bağırıyorlar: Beni de yaz beni de yazzzz.

Her zaman burdayım artık takipteyimm :)

Ruh halim :))

14 Mayıs 2013 Salı

Peki ya ben kimim?

Düşle gerçek arası. Sonunda uçurum.Ve ölüm.

Ben uyanıkken de ölüyüm. Bildiğin ölü. Git koy tabuta o derece.
Soğuk,yıpranık,sersem,karamsar,ağlamaklı.....

Şu anda bu hayatta hiçbir şeyi gerçekleştirebilme, azcık ucundan geçme ihtimalim bile olmadı. Bekliyorum ki olsun. İlişkilerimde böyle,hayattaki yaşamım da öyle. Böyle salaak bir kızım.
Kendime hakaret etmeyi severim. (ama kimse yokken) Kızgınken veya öfkeliyken.. Benim kendimle iç hesaplaşmam çok acınası.

Bazen kendi halime ağlıyorum. Böyle salak,güzel bir kızın neden şansı olmayışına.. (arada kendime iltifat etmeden de geçemiyorum) 

Bugün herşeyi biriktirmişim ve ağlıyorum. Yükümlülüğüm fazla olduğu sırada tahtalarımın birinin kırıldıgını hissediyorum ve canım acıyor. Benim böyle olmamam gerekliydi, benim istediğim hayat bu değildi. Benim istediğim şeyler daha başkaydı. Uzaktan her şey kolay görünse de biliriz ki hepimizin içi arapsaçı. Çözümlemesi bazen zor ve yorucu.

Ama düşünsene; herkes istediği şeyi elde etseydi ne olurdu? 
Bunu da düşünmeden edemiyorum. Belki herkes daha mutlu olurdu. Ya da ne bileyim her istediğini elde ediyor diye şımarık,ukala..
Düşünsene çabalamazdık bile! Daha basit olurdu her şey. Ve insan kendisinin anlayamaz,çözemezdi.

--
Şöyle bir bakıyorum da herkesin bir özelliğini görüyorum. O öyle bu şöyle faso fiso. Çok imreniyorum.
Acaba hayallerimle yaşayamayıp gerçek hayata dönmeyi ne zaman öğreneceğim?
Acaba her şeyin hayallerle bitmeyip, dünyaya daha pozitif bakmayı ne zaman öğreneceğim?

Peki ben kim olacağım?
                   ben kimim?   &


Bu aralar dinlediğim en iyi iki şarkıyı paylaşıyorum.

21 Nisan 2013 Pazar

MerhabaMerhabaaa

Yoruluyorum hakiim beey.

Ben bu dünyada yaşamak istediklerimi henüz yaşamıyorum şu saçma eğitim sistemi yüzünden! En güzel gençlik çağımda olmama rağmen kısıtlanıyorum çoğu şeylerden .
Yapmak istediğim o kadar çok şey var ki.. Onları yapmak, uygulamaya koymak için sabırsızlıkla bekliyorum.

Yazı yazmayı çok özlemişim. Bu kadarcık yazmam bile beni mutlu etti gerisini siz düşünün artıkkkk :))
Sizlerinde nasıl oldugunu merak ediyorum, şimdi biraz blogu gezme vaktii.

Daha sonra görüşmek üzere hoşçakal blogger.....

20 Mart 2013 Çarşamba

yardımm

Sevgili blogdaşlarım uzun süredir yokum. malum sınav yaklaşıyor. Neyse bi ara uzun uzun yazacagım da ben blogumu internete kapatmak istiyorum. Yani internette yayımlanmasını istemiyorum şuan için. Bunu nasıl kapatabilirim? Sanırım bazı yazdıgım konularda tırstımm  :D

21 Ocak 2013 Pazartesi

Adını Sen Koy -.-

Merhabaa nasılsınız?
Ben biraz daha iyiyim. Şu sınavları atlattıktan sonra size güzel hikayeler sunmaya hazırlanıyorum.
Korku-gerilim-aşk-macera tarzında kitaplar okumak istiyorum. Eğer çok begendiğiniz romanlar varsa lütfen bana öneriin:)

Aslında Grinin elli tonunun serisini okumak istiyorum da biraz indirime girmesini bekliyorum:P Ayrıca çok cinsellik var diye okumayıp, eleştiren kişiler var ki hayatın gerçekleri bunlar, anlamıyorlar. Cem Yılmazında yeni filmi çıkmış ona da gideceğim inşallah :)

Neyse ders çalışmalarım güzel gidiyor. Yine yoğun ve stresli. Buraya yazmayı çok özledim.Yeni blogları keşfetmeyi, blog okuyup yorum bırakmayı özledim.. Acısını çıkartmaya az kaldı öptüm.*


Bende bunlar gibi zirveye tırmanıyorum!


Şarkıııııı