5 güne yakın dışarı çıkamamıştım dişimin şişip çekilmesinden dolayı. Ama şu dışarı çıktığımın birkaç günü acayip sersem gibiyim. İnsan görmeyeli sanki seneler geçmiş gibi geldi bana. Doyasıya gezmeye can atan ben; kalabalıkta ve sessiz ortamda başıma agrılar giriyor, böyle ne bileyim ayağım tutmuyor,gözlerim tuhaflaşıyor hemen eve atmak istiyorum kendimi. Bir de gürültüyü kaldıramıyorum. Bu arada dişten yemek yiyemediğimden (az yediğimden) dolayı da (5 günde) 3 kilo verip 50 ye düşmüşüm. O sırada annemin şaşkınlıgını görmeliydiniz. Derhal yemek yiyorsun LaLa!!! Dışarı çıktığımızdan beridir söylediği laflar; şunu yemek ister misin? Bak nefis, Hadi tatlı alalım mı?, Dondurma ısmarlayayım mı ha ?, Patates yer misin sen seversin, Hadi ama şundan az bişey alll !...Benim ise cevaplarım çok klişe ve bir o kadar da öfkeliydi. Yeter ama yemek istemiyorum, anlamıyomusun?, Offf sıkıldım artık yemicem yemicem dedim!!, Yemek istesem söylerim ya da kendim alabilirim öyle değilmi?, Canım çekmiyoor ısrar etme ama yeterrrrrr!
Dışarıdan eve kendimi zor atıyorum sonra. Kafam da bin ton kuşlar uçuşuyor ve laaap yatağımdayım.
Bu çıktığım günlerdeki alışveriş magazalarında hep bebeklerle, çocuklara denk geldim. Bebeklerle aramda sanki çok özel bir bağ var. Bugün hatta 5-6 aylık bi bebeğe yaklaşıp çokkkk tatlısın ama deyip gülümseyerek el salladım. O da bana anında karşılık verdi ve tatlı tatlı güldü. Özlemişim bebeklerle ilgilenmeyi, onları sevmeyi..

Hani demiştim ya ev kuşulugum tutar benim diye bu da bi haftanın nasıl geçtiğine işaret. Umarım diger haftalar böyle geçmez..
Yarın yeni bir ayın ve yeni bir haftanın başlangıcı olacak. Severim böyle tesadüfi şeyleri. Ve benim temmuz ağustos dedim mi aşk hayatım gelişiyor. Ben de merakla bekliyorum da, evde sürekli oturursam da gelmez ama talibim değil miiiii ?
:)

